Avlusu Olan Sanayi/Ticari Kagir Yapı Yurtdışı Örneklerinden Yeniden İşlevlendirme Örnekleri
- Gülşah Edeş
- 29 Haz 2020
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 22 Tem 2020
HAZIRLAYANLAR:
Cansu Şimşek
Alperen Azman
BÜYÜK HAN (KIBRIS-LEFKOŞA)


Dikdörtgen bir avlunun etrafında teşkilatlanmış iki katlı, revaklı bir yapıdır. Yuvarlak sütunlara dayalı sivri kemerler iki katlı olarak avluyu çevreler. Alt katta depo ve ahırlar; üstte ise önde kubbeler, yanlarda tonozlarla örtülü odalar yer alır.
Bursa Koza Han'daki köşk mescit gibi avlunun ortasında sütunlara oturan kemerler üzerinde yükselen sekizgen planlı ve üzeri kubbe ile örtülü Köşk Mescit vardır.
Bu tip han ve kervansaraylar genellikle tek bir ana kapıya sahip olmalarına rağmen, Büyük Han’ın iki girişi vardır. Büyük Han'ın hemen yanında bulunan Kumarcılar Hanı, plan itibarıyla Büyük Han'ı küçük ölçüde tekrarlamaktadır.
Tarih boyunca, Doğu Akdeniz’in en önemli ticaret yollarının Kıbrıs adasından geçmesi, burada bulunan ve ticaret yapan kişilerin adada duraklamaları, konaklama ihtiyacını doğurduğundan, adada han yapılarının inşası ve kullanımı önem kazanmaya başlamıştı. Bu yapıların içinde en görkemlisi olan Büyük Han, Osmanlı döneminden günümüze gelebilmiş önemli tarihi eserlerden bir tanesidir. Büyük Han da, bütün tarihi binalar gibi zamanın, insanın ve doğanın vermiş olduğu tahribattan payını almıştır. Yapısal hasarları gidermek amacıyla uzun yıllar süren restorasyon çalışmalarının ardından han, bugünkü haline getirilmiş ve yenilenen binaya yeniden hayat vermek amaçlı farklı işlevler katılmıştır. Eskiden insanların gecelik konakladıkları mekanlarda şimdi sanat atölyelerinin olması, hayvanların barındığı iç avlu ve zemin kattaki odalarda bugün konserler, sergiler düzenlenmesi gibi işlevlerde radikal değişimler yaşanmıştır. Binanın hem fiziksel olarak hem de fonksiyonel olarak geçirmiş olduğu bütün değişimler, Büyük Han’ı herhangi bir kültürel miras değeri yüksek tarihi bir bina olmaktan çıkarmış, aynı zamanda kente yeni bir hayat sağlayan; toplumu, sosyal ve kültürel açıdan besleyen bir figür yapıp, kentin de simgesi haline getirmiştir. İnşa edildiği ilk günden beridir adada bir çok neslin hayatının parçası olmuş Büyük Han’ın, gelecek nesillere de ulaşabilmesi için yapılabilecek en doğru yöntem olan yeniden kullanıma adaptasyonunda, uygulanış şekli ve uygulama sonucu oluşan bina ve toplum üzerindeki sosyo-kültürel sürdürülebilir etkileri, bu çalışmanın yapılmasındaki en önemli esaslarından biri olmuştur. Yeniden kullanıma adaptasyon, kültürel miras değeri niteliğindeki yapıları, tarihi sürecin farklı dönemlerinde kullanılmış olmasına rağmen, eski ve yeni mimari anlayışı bir araya getirmiş ve yapıdaki otantik karakteri koruyarak belirlenen yeni fonksiyonlarla birlikte yeniden bir kullanım sağlamaktadır. Bu bağlamda, yapılan araştırmalar neticesinde, Büyük Han yapısı da tarih boyunca kullanılmış ve binanın ana fonksiyonundan bağımsız olarak başka fonksiyonlar barındırdığı, saptanmıştır.
KUMARCILAR HANI (KIBRIS-LEFKOŞA)

Eski adı “Buğday Pazarı” olan şimdiki Asmaaltı Meydanı’nın kuzeyinde yer alan kesme taştan yapılmış, yamuk planlı küçük bir handır. Lefkoşa’nın Büyük Han’dan sonra gelen en büyük ve en eski hanıdır. Yapım tarihi kesin olarak bilinmiyor olmasına karşın, M.S XV-XVI. Yüzyılda Ortaçağ’a ait eski yapı kalıntılarından da yararlanılarak ayni dönemlere ait kalıntılar üzerine kurulduğu belirlemesinde bulunulmuştur. Nitekim hanın girişinden hemen sonra görülen kemerli giriş kapısı ile hanın kuzeybatı köşesindeki odada sergilenen temel kalıntıları Venedik veya Luzinyan dönemine aittir.
Kesme taştan yapılmış, yamuk planlı küçük bir handır. Yapım tarihi kesin olarak bilinmiyor olmasına karşın, M.S XV-XVI. Yüzyılda Ortaçağ’a ait eski yapı kalıntılarından da yararlanılarak ayni dönemlere ait kalıntılar üzerine kurulduğu belirlemesinde bulunulmuştur. Nitekim hanın girişinden hemen sonra görülen kemerli giriş kapısı ile hanın kuzeybatı köşesindeki odada sergilenen temel kalıntıları Venedik veya Luzinyan dönemine aittir.
Osmanlı döneminde genel görünümüyle, Lefkoşalılar ile Lefkoşa’ya geçici olarak gelen yerli ve yabancıların çoğu ihtiyaçlarını karşılayan bir merkez durumundaydı. Bu ihtiyaçların karşılanmasına yönelik olarak meydanın çevresinde üç ayrı hanın yanı sıra, hamam, aşhane, fırın, kahvehane, meyhane, şano, bakkal, nalbant ve eğlence yerleri bulunmaktaydı. Meydanın genel olarak kuzeyinde Kumarcılar Han, güneyinde Büyük Han ve doğu ile batısında ise değişik yapılarla çevrelenmiş durumdaydı. Doğu ile batıdaki yapılar genellikle tek katlı olmalarına karşın, iki katlı olanlar da vardı. Ancak iki katlı yapıların alt katlarındaki dükkânların kapıları meydana açılırken, konut olarak kullanılan üst katlardaki yapıların giriş kapıları ile cumbaları meydanın gerisindeki sokaklara açılmaktaydı. Bunun nedeni, büyük bir olasılıkla, aile mahremiyetine verilen önemin bir gereği olarak değerlendirilmektedir. 1873 yılı itibarıyla Lefkoşa genelinde varlığı saptanan hanlardan üçü bu meydanda bulunmaktaydı. Bunlar, Büyük Han (Alanyalılar Hanı), Kumarcılar Hanı (Seyyar Çalgıcılar Hanı) ve meydanın kuzeydoğu ucundaki Tahsin’in Hanı idi. Alış-veriş için bir gün önceden köylerden yola çıkan köylüler ile tek direkli gemilerle Anadolu’dan gelenler bu hanlarda konaklarlardı. Hanların alt katları Lefkoşa çarşılarında satılmak için getirilen malzemeler için depo görevi görürlerken, üst katları yatma amacıyla kullanılırdı. Alt katlardaki revaklar ile orta avlu hayvanların bağlanma yerleriydi. Günümüzde ise orijinal fonksiyonuna uygun bir işlev ile yeniden işlevlendirilmiş durumdadır. Han, gurbetten gelenlere yatak açmıyor ama turizmin gözbebeği bir mekan haline getirilmiş, tarihi mekanında hem turistlere hem de yerli halka kucak açarak, ekonomik işlev görüyor. Kıbrıs’taki Osmanlı-Türk devri eserlerinin önde gelen örneklerinden olan Kumarcılar Hanı’nın kapsamlı bir restorasyon çalışması sonrasında orijinal fonksiyonuna uygun bir işlevle, Lefkoşa kentine kazandırılması ve Büyük Han gibi kullanılması hedeflendi.




ÜSKÜP KURŞUNLU HAN (KURSUMLİ AN)

Kurşunlu Han, III. Selim için çalışan Abdul Gani adlı bilim adamının oğlu Molla Muslidin Hoca tarafından 1550 yılında yapılmıştır. Bir süre hapishane olarak kullanılan Kurşunlu Han, 1904-1912 yılları arasında tekrar han olarak kullanıldı. Han, çatısının kurşun ile kaplı olması sebebiyle Kurşunlu Han olarak anılmıştır. Fakat 1. Dünya Savaşı sırasında Kurşunlu Han’daki kurşunlar sökülmüştür. Giriş kapısı güney tarafta olan hanın zemin katında ve birinci katında kemerlerle birbirine bağlı birçok kare taşlı sütunlar, bahçesinde ise çeşme bulunuyor.
Hanın zemin katı depo olarak ve konaklayan kişilerin hayvanlarını barındırmaları amacıyla kullanılmış ve bu kısmın girişi de hanın doğu kısmında yer alıyor. Üst kattaki odalar ise dinlenme, konaklama amaçlı kullanışmıştır. Eskiden hanın etrafında, Gülçınar Hamamı ve Kazancılar Cami bulunurken şu anda sadece Gülçınar Hamam’ının tek duvarı ayakta.

Günümüzde Milli Müzeler bünyesinde yer almakta ve taş eserler koleksiyonuna ev sahipliği yapmakta. Zemin ve birinci kattan oluşan han taştan yapılmıştır ve her iki kat da kemerlerle süslüdür. Handa iki avlu bulunur. Bunlardan birincisine bakan zemin ve birinci kattaki odalar konaklayanlara ayrılmışken, diğer avlu atların barınması ve tacirlerin ve konukların eşyalarının saklanması için kullanılmaktaydı.
Birinci avlunun ortasında bir çeşme vardır.
Han adını kurşunla kaplı olan çatısından almıştır.
Hanın hemen yanında bir zamanlar bir cami ve hamam yer almaktaydı. Ne var ki, 1689 yılındaki büyük yangında ve 1963 yılındaki depremde hasar görmüş olan bu yapılardan cami günümüzde ortadan kalkmış, hamam ise harabeye dönmüş durumdadır.
ÜSKÜP KAPAN HAN (KAPAN AN)

Üsküp’te Türk Çarşısı içinde yer alan, girişinde bulunan yapıdır. Han hakkında çok net bilgiler olmamakla birlikte, 15. yüzyıl ortalarında, Osmanlı’nın Üsküp uç beyi İsa Bey (İshakoğlu İsa Bey) tarafından yaptırılan ve İsa Bey Hanı’nın yıkılmasından sonra onun yerine inşa edilen bir han olduğu kabul edilmektedir. Tarihte Kapan Han olarak anılan hanın, aslında İshak Paşa tarafından vakfedilmiş bulunan “Eski Han” veya “Kapan Han” olduğu; çarşı içindeki İsa Bey Hanı’na daha sonradan bu tabelanın konulduğu ve bu şekilde tanındığı iddia edilmektedir. Bu konu hakkında çeşitli ihtilaflar var olup, net bir bilgi yoktur.
Kapan Han’ın, Üsküp Türk Çarşısı içerisinde kapladığı alan 1086 metrekaredir.
Han iki kat ve 44 odadan oluşmaktadır.
O döneme ait pek çok handa olduğu gibi, Kapan Han’ın da alt katı tüccarların atları ve malları için, üst katı ise konaklama amacıyla kullanılmıştır.


Günümüzde hanın üst katı, imam hatip lisesi olarak kullanılırken, alt kısmında restoran, kafe gibi yerler mevcuttur. Hanın girişinde yer alan ve tüccarların mallarını tartmak amacıyla kullanılan aletlere, Farsça’da “kab-ban” (kap tutan anlamına gelir) denilirdi. Kapan Han’ın da adının de buradan geldiği düşünülmektedir.
ÜSKÜP SULU HAN (Suli An, Сули ан)

15. yüzyılda Üsküp’ün Osmanlı hakimiyetinde olduğu yıllarda, İsa Bey tarafından inşa ettirilen Sulu Han’ın, ismini hanın yakınlarındaki doğal su kaynaklarından biri olan Serava Irmağı’ndan aldığı düşünülüyor.
1963 depreminde hasar gören Üsküp’teki Osmanlı Hanları’ndan Sulu Han, restore edilmiş şekliyle hala ayakta.
2100 m2 alana sahip han, şu anda Üsküp Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ni de içerisinde barındırıyor. Ayrıca han içerisinde eski resim ve haritaların ziyarete açık olduğu müze şeklindeki sergi bölümü bulunuyor. Hafta sonu kapalı olan bu müze bölümü, hafta içi saat 08:00-14:00 arasında ücretsiz olarak gezilebiliyor.


KAYNAKÇA
BÜYÜK HAN :
KUMARCILAR HANI :
ÜSKÜP KURŞUNLU HAN (KURSUMLİ AN):
KAPAN HAN:
SULU HAN (Suli An, Сули ан):
Comments